İnsan topluluklarında çok eski zamanlardan beri adaletsizliğe neden olan ve yıkıcı etkileri günümüze kadar devam eden bir konu da hakikatın gizlenmesi meselesidir. Kur’an'ın gerçeği ve hakikatı gizleyenlere karşı tehdidi ve kınaması benzersizdir, çünkü bu çirkin davranış, milletleri ve nesilleri yoldan saptırabilir ve karanlıkta tutabilir; tıpkı hakk’ın beyanının ulusları kurtarabileceği gibi.
Bakara suresi 159. ayeti: “ İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayeti Kitap’ta açıklamamızdan sonra onları gizleyenler var ya, işte onlara hem Allah lânet eder, hem de bütün lânet etme konumunda olanlar lânet eder. “
Ayet-i kerimeden şunları anlıyoruz:
1-Allah’ın emirlerini ve bildirdiği hakikatleri ve gerçekleri gizleyenler, O’nun lanetini hak etmektedirler.
2-Yüce Allah kıyamette söz konusu insanlara itibar etmeyecek ve onları muhatap bile kabul etmeyecektir.
3-Günahı ne olursa olsun tövbe edip durumlarını düzeltenler, Allah’ın rahmetini nail olabilirler.
İnsanlar doğal olarak hakikatı ararlar ve onu saklayanlar aslında beşeriyetin doğal ilerlemesine engel olmuştur.
Hakikatı gizlemek, Allah'ın ayetleri ile sınırlı değildir, insanları gerçeğe götürecek bir şeyi gizlemek ise büyük günahtır. Konuşulması ve açıklama yapılması gereken bir yerde susmak bile hakikati saklamanın bir örneği olur. İnsanların hakikatı anlama konusunda güçlü bir ihtiyacı vardır ve bilgili insanlar hakikatı açıklayarak bu acil ihtiyaca cevap verebilirler.
Gerçekten gizlemek büyük bir günahtır. Menfaatimiz var gizliyorsak, hesabımız var gizliyorsak, rahatımız kaçmasın diye gizliyorsak, para kazanacağız diye, zaman bulamadık diye anlamıyor ve anlatmıyorsak çocuklarımıza, cidden bilelim ki halimiz çok perişandır.
Kur'an-ı Kerim sadece gizleme meselesinden bahsetmez, aynı zamanda gerçekleri açıklamayı da gerekli görür. Kur’an-ı Kerim Al-i İmrân suresi 187. ayetinde şöyle buyuruyor: "Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu (Kitabı) mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz" diye sağlam söz almıştı."
Bir rivayette birisinin İmam Ali'ye (a.s) şu soruyu sorduğu rivayet edilir: ‘İblis ve Firavun'dan... sonra Allah'ın yarattığı en kötü mahlûku kimdir?’ cevapta şöyle söyledi: Onlar fasıd bilim adamlarıdır ki batılı açıklar hakkı gizlerler ve onlar, Yüce Allah'ın hakkında şöyle dediği kimselerdir: ‘Allah'ın laneti ve bütün lanet edenlerin laneti üzerlerine olsun!’ (El İhticac, Şeyh Tebersi, 2. cilt, sf 264)
4060906